- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Tabii. 1996 yılında Bursa’da dünyaya geldim ve burada büyüdüm. Dört kız kardeşin en küçüğüyüm. Yeni yerleri keşfetmeyi çok seven, arkadaş canlısı, sinema ve kitap sevdalısı bir insanım. Üniversite eğitimim için Ankara’ya gittim ve ODTÜ Kimya Öğretmenliği Lisans programını bitirdim. Başka bir şehre gitmek ruhuma iyi geldi çünkü yenilikleri seven özgür bir ruha sahibim fakat bir o kadar da konfor alanıma düşkünüm. Bu iki özelliğim beni iki yandan çekiştiriyor olsa da renkli bir yaşam elde etmemi de sağlıyor. İki farklı uzmanlık alanına sahip olmamı (Uluslararası Kimya Öğretmeni ve Uluslararası Yoga Eğitmeni), sporun farklı dallarıyla (yüzme, tenis ve kürek) ilgilenmiş olmamı ve yazarlığa giriş yapmamı bu huyuma borçluyum. Hayat arkadaşımla birlikte yaşamımıza mümkün olduğunca anın tadını çıkararak ve en iyi versiyonumuza dönüşebilmemiz için birbirimize destek olarak devam ediyoruz.
- Kendinizi ne zaman yazar olarak tanımlamaya başladınız?
“Saf Su”yu yazmaya başladığımda yazarlık hissi de başlamış oldu. Kitabım yayınlanınca daha da arttı. Öğretmenlik kimliğimin yanına bir de yazarım demek farklı hissettiriyor ama bu çok taze duyguyu olgunlaşana kadar gözlemliyor olmak çok güzel.
- Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz yazar/ yazarlar kimler?
Özellikle ortaokul ve lise yıllarımda okuduğum kitapların yeri ayrıdır. Dünya genelinde Jostein Gaarder’ın “Sofie’nin Dünyası”, Richard Bach’ın “Martı Jonathan Livingston”, Charles Dickens’ın “Büyük Umutlar” yer alıyor. Sofie’nin Dünyası çok yönlü ve derin düşünmemi, Martı Jonathan Livingston özgürlüğün ve kendimize güvenmemizin önemini anlamamı, Büyük Umutlar ise klasikler dünyasına giriş yapmamı ve bu dünyanın biricikliğini anlamamı sağladı. Türkiye’den ise Doğan Cüceloğlu’nun, Zülfü Livaneli’nin ve Elif Şafak’ın kitapları yer alıyor. Çok değerli yazarlarımız sayesinde Türk Edebiyatımızın zenginliğini ve derinliğini keşfetme şansım oldu.
- İlk kitabınızı bastırmayı ne zaman düşündünüz?
Oldum olası paylaşımcı bir insan oldum. Fikirlerimi, bildiğim bir şeyi, yaşamdaki güzellikleri ya da sadece vaktimi. Bu yüzden ‘’Saf Su’’ çıkınca yakın çevrem çok şaşırmadı diyebilirim. Geçen seneye kadar aralıklı olarak yazmaya devam ediyordum. Geçtiğimiz kış yaşamımda beni çok sıkıştıran bir süreçten geçtim. İdealist bir öğretmen olarak kariyerimde ilerlerken eğitim sistemimiz ve çalışma şartlarım dayanamayacağım bir seviyeye gelmişti. Don Kişot gibi yel değirmenleriyle savaşmak yerine çalışma biçimimi değiştirdim (Okulculuğu bıraktım ve derslerime online devam ediyorum.) ve kitap yazmaya yoğunlaştım. Bu süre içerisinde kitabı bastırma düşüncem kesinleşmiş oldu. Eşim, ailem ve dostlarım çok destek oldular. Kitabım yayınlanana kadar çok yoğun bir şekilde yazmaya devam ettim. O kadar çok konsantre olmuştum ki dört ayda tamamladım “Saf Su”yu. “Saf Su” hem kendim hem de ruhu sıkışmış tüm öğretmenler için sessiz çığlığım.
- Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?
Ruhu bir yerde ya da bir konuda sıkışanlarımızın parkta çok yürüdükten sonra rastladıkları boş bir bank gibi hem dinlenebilecekleri hem de dostluk kurabilecekleri sürükleyici ve samimi bir kitap ‘’Saf Su’’.
- Kitabınızın teması nedir?
Çaresizlik, aşk ve özgürlük.
- İlham kaynağınız nedir?
İçimdeki isyan hiç olmadığı kadar çoktu. Daha öncesinde de bahsettiğim gibi bu isyan Türkiye’deki eğitim sistemine ve çalışma şartlarınaydı. İsyanımı çoğunlukla sessiz yaşayan biri olduğum için bu güçlü duyguyu dönüştürüp başka bir alana aktarmam gerekti. Sesi olmak istediğim bu kasvetli konunun yanına keyifli şeyler de eklemek istedim. Bu yüzden uzun yıllardır gittiğim ve çok beğendiğim bir restorandan da ilham aldım. Bu yerde geçen olaylara yoga, dostluk, aşk ve sanat ekledim. Hatta ne mutlu ki ilk imza günümü burada yapma şansım da oldu.
- Okurlar eserinize nereden ulaşabilir?
Birçok siteden ulaşabilirler. D&R, İdefix, Kitapyurdu, Ritim Sanat Yayınları ve Bursa’da yer alan Ezgi Kitabevinden satın alabilirler. Değerli okurlarıma “Saf Su”yun keyifle eşlik etmesini dilerim.